NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
34 - (1940) وحدثنا
ابن أبي عمر.
حدثنا سفيان
عن أيوب، عن محمد،
عن أنس. قال:
لما
فتح رسول الله
صلى الله عليه
وسلم خيبر، أصبنا
حمرا خارجا من
القرية.
فطبخنا منها.
فنادى منادي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: ألا أن الله
ورسوله
ينهيانكم عنها.
فإنها رجس من
عمل الشيطان.
فأكفئت
القدور بما
فيها. وإنها
لتفور بما
فيها.
{34}
Bize ibni Ebî Ömer de
rivayet etti. (Dediki): Bize Süfyân Eyyûb'dan o da Muhammed'den, o da Enes'den
naklen rivayet etti. Enes şöyle demiş:
Resûluilah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Hayberi feth edince şehrin dışında, bir takım eşekler ele
geçirdik ve onlardan yemek yaptık. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)'in dellalı:
Dikkat!.. Allah ve
Resulü sîzi bunlardan nehy ediyor lar. Çünkü bunlar şeytan işinden bir
pisliktirler! diye nida etti. Hemen çömlekler içlerindeki ile devrildi. Onlar
içlerinde olan etlerle kayniyorlardı.
35 - (1940) حدثنا
محمد بن
منهال،
الضرير. حدثنا
يزيد بن زريع.
حدثنا هشام بن
حسان عن محمد
بن سيرين، عن أنس
بن مالك. قال:
لما
كان يوم خيبر
جاء جاء. فقال:
يا رسول الله!
أكلت الحمر.
ثم جاء آخر
فقال: يا رسول
الله! أفنيت
الحمر. فأمر
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أبا طلحة
فنادى: إن
الله ورسوله
ينهيانكم عن
لحوم الحمر. فإنها
رجس أو نجس.
قال: فأكفئت
القدور بما
فيها.
{35}
Bize Muhammed b. Miııhal
Ed-Darîr rivayet etti. (Dediki) Bize Yezid b. Zürey' rivayet etti. (Dediki):
Bize Hişam b. Hassan, Muhammed b. Sîrîn'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivayet
etti. Enes şöyle demiş
Hayber gazası olunca bir
zât gelerek:
— Yâ Resûlullah, eşekler yenildi dedi. Sonra
bir başkası gelerek:
— Ya Resûlellah eşekler ifna edildi dedi. Bunun
üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebû Talha'ya emir buyurdu.
Oda;
— Gerçekten Allah ve Resulü sizi eşek etleri
yemekten nehyediyorlar. Çünkü onlar rics'dir. Yahut necistir! diye nida etti ve
hemen çömlekler içlerinde olanlarla birlikte devrildiler.
İzah:
Bu hadîsin Ali b. Ebi
Talib rivâyetiyle ibni Ömer Berra' ve ibni Abbâs rivayetlerini Buhâri «Megâzî»
bahsinde; Hz. Ali hadisini Buhari «Zebâyih, Nikâh» ve «Terkü-l-Hıyeb>
bahislerinde aynı hadîsi Tirmizi ile îbni Mâce «Nikâh»'da; Nesâî «Sayd»
bahsinde muhtelif râvilerden tahric ettikleri gibi; Ebû Sa'lebe hadisini Buhâri
«Zebâyıh» ve «Tıb» bahislerinde; Ebû Dâvud ile Tirmizî ve îbni Mâce
«Kitabu's-Sayd»'da; îbni Ebî Evfâ hadisini Buhari «Fardu ile Megâzî
bahislerinde; Nesâî «Kitabu's-Sayd»'da; îbnû Mâce, Zebayıh'da; Seleme b. Ekva'
hadisini Buhâri «Kitâbül-Mezâlim» ile «Megâzî, Edeb» ve «Zebâyıh» bahislerinde,
îbnü Mâce dahî «Zebâyıh» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.
Bu rivayetler az çok
lafız değişikliği ile ve birbirlerini tefsir ederek aynı hükmü
bildirmektedirler. Hüküm ehli eşek etlerinin yenmesiyle Mut'a denilen nikâhın
haram kılınmalarıdır. Vak'a Hayber gazasında geçmiştir. Yerinde de görüldüğü
veçhile Hayber, Medîne-i Münevvere'ye dört konak mesafede bir Yahudi kal'ası
idi. Kal'ayı muhasara eden Ashâb şehîr dışında rasladıkları eşekleri kesmiş ve
ateşler yakarak etlerini pişirmeye koyulmuşlardı. Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) onu görünce dellâlı Ebû Talha vasıtasiyle kaynayan kapları döktürmüş
ehli eşek etlerinin haram olduğunu bildirmiştir. Aynı zamanda Mut'a nikâhının
da haram kılındığı ilân edilmiştir.
Bu rivayetlerden eşek
etleriyle mut'a nikâhının her ikisinin Hayber'de haram kılındığı anlaşılıyor.
Bazıları eşek etlerinin Hayber'de; Mût'anınsa başka bir yerde haram kılındığını
söylemişlerdir. Ebû Avâne «Sahih»inde: «Ulemânın şöyle dediklerini işittim: Hz.
Ali hadisinin manası Hayber gününde eşek etlerinin yasak edilmiş olmasıdır.
Mût'aya gelince Ali onun hakkında sükût etmiştir. Mut'a ancak Mekke'nin
fethedildiği gün yasak edilmiştir.» demektedir. Filhakika Mut'a Nikâhının altı
defa ruhsat verilip neshedildiği rivayet olunmuştur. Bu yerler: Hayber, umretül
gaza. Mekke'nin fethi, Evtaz gazası, Tebük gazası ve Haccetül Veda'dır. Yalnız
bazılarının sübûtuna ihtilaf edilmiştir. Nevevi diyor ki: «Mut'anıri haram
edilip sonra mubah kılınması iki defa olmuştur. Vaktiyle mübahdı, sonra Hayber
vak'asında haram kılındı. Mekke'nin fathinde -ki Evtaz harbi de o sene
olmuştur- tekrar mubah kılınmış sonra ilelebet haram edilmiştir...»
Mut'a: Muvakkat nikâhın
bir nevidir. Ondan farkı bu nikâhın müt'a kelimesiyle yapılmasıdır. Evlenmek
isteyen adam kadına: «Bana nefsini bir aylığına bin lira karşılığında temti'
et» der. Kadın da: «Nefsimi sana temti' ettim» diye mukabele eder. Kelimenin
lügat manası istifâdedir. Yâni müt'a muayyen para mukabilinde muayyen zamanda
kadının cimaından istifade için yapılan bir akiddir. Muvakkat nikâh ise mut'a
kelimesini anmadan şahitler huzurunda bir kadını muayyen bîr müddet için
nikâhlamaktır. Bunların ikiside bâtıldır. Nitekim nikâh bahsinde görmüştük.